21 Kasım 2014 Cuma

ANKET

Lütfen aşağıdaki linke tıklayarak anketi cevaplayın...



28.Mayıs 2015 Cevapları % üzerinden hesaplanmıştır


Tarımda Teknoloji Kullanımını Destekliyor musunuz?


Üretimini Yaptığınız Ürün Hangisidir?


Üretim yaptığınız alan ne kadar?



10 Kasım 2014 Pazartesi

GEÇEN SENE YAŞANAN ILIMAN KIŞ YENİ NORMAL İKLİM Mİ?



 Katherine Pope  Tarafından yazılmıştır /  Kasım 08, 2014  /
           
Katherine Pope,Sacramento, Solano ve Yolo bölgesinde UCCE’de Çiftlik Uzmanıdır,

1.Bölüm: 2013- ve 2014 yıllarındaki düşük soğuklama saatlerinden neler öğrendik.


                                      Bir noktadaki düşen soğuklama hesabı örneği


Hasatın tamamlanmasıyla beraber, 2013-2014 ılık kışlarının etkilerini değerlendirmek için iyi bir zaman.  Merkez Vadi’de(California) ortalama soğuklama %25 düştü. Bahçelerdeki bir çok ürün, klasik soğuklama eksikliği – geciken çiçeklenme, zayıf tozlanma ve zayıf yaprak bırakma - semptomları gösterdi. Bazı kiraz, antep fistığı ve erikler ılıman çiçeklenme sıcaklıklarını tecrübe ediyorlar, uzayan çiçeklenme bir çoğunda verim kayıplarına neden oldu.
Hasatta gözlemlediğimiz, kuraklığın sebeb olduğu su stresi, bazı ürünlerde, büyüklük ve kalite durumlarında etkiye sebeb oldu. Ama soğuklama süresi düşüklüğü, hemen hemen kesin diyebiliriz ki, alışılmamış ağaç davranışlarından, düşük verimden ve düşük kaliteden sorumludur. İlerlemek için bu sert yıldan neler öğrenebiliriz.?

Birincisi, geçen yıl kıştan endişe duymalı ve  öğrenmeli miyiz?
Bu sadece bir radar göstergesi miydi?  Ya da geçen sene yaşanan ılıman kış yeni normal iklim mi? Cevap ikisinin arasında bir yerlerde. Bu şekilde ılıman kışları her sene beklemiyoruz, ama ılıman kışların sıklıkla yaşanacağını bekleyebilriz. Bölgesel düşük soğuklama California için yeni bir konu değil. 1950’den beri tutulan tarımsal kayıtlara baktığımızda, düşük soğuklama her 10-20 yılda bir yaşanmış. Bu  devam eden bir döngü. Fakat genel sıcaklıklara göre merkez vadi gittikçe ısınıyor. Orta vadide, 1970’ten beri hava kayıtları yıllık miminum sıcaklıkların 4 F ‘ten yüksek durumda. Bu çok fazla değil gibi gözükebilir, ama yeterli soğuklama’dan , yetersiz soğuklamaya sıcak kışlara değişim için yeterlidir. Sıcaklıklar ısınmaya devam ederse, iklim uzmanlarının çoğunluğunun hesaplamasına göre, 2013-2014 yıllarının sıcaklıklarını her 10 yılda bir görebiliriz. (Luedeling et al. 2009).

                         Zaman üzerinde minimum sıcaklık değişimleri. (Cordero et al. 2011).

Bunlara ilaveten, biliyoruz ki sis orta vadide azalıyor. Sabahları beyaz mafsal yoğunluğu arasında Delta Nehri yolunda okula doğru arabayla gittiğimi hatırlıyorum. Bu gibi sabahlar alışılagelmiş şekilde gelmezler. 1980’lerde ve 1990’larda sisli günler önemli şekilde azaldı, 10 yıllık sürelerde, 10 günden 3 ü sisli geçerken, sisli gün sayısı 2’nin biraz daha altına düştü
Bu %33 sis’te düşme yaşanması anlamına gelir. Bu soğuklama, ağaç ürünleri için önemlidir, çünkü sis meyva gözlerine güneşten gölge yapar. , Düşük sis şu demektir, Meyva gözleri hava sıcaklığı değişiminden daha çok az soğuklama aldıklarını hissederler.
Şimdilik sisin etkisi dahil ne kadar değişim yaratacak bildiğimiz hiçbir soğuklama modeli yok.
Hepsini biraraya koyalım, kış soğuklaması düşüyor ve sis azalmasından dolayı meyva gözleri daha az kış soğuklaması aldıklarını biraz fazla hissediyorlar. California ürün endüstrisi şanşlı ki, Orta vadide soğuklamanın düşmesine karşı bir çok potansiyel çözüm var. Bu çözümlerin bazıları piyasada bulunuyor. Bazılarının sahada kullanılması için biraz daha araştırma, test ve onaylanması gerekiyor.


                                          Sisteki Değişim. (Baldocchi & Waller 2014).

Sıcak kışlara hazırlanmanın birinci adımı soğuklama sürelerinin hesaplanması. Soğuklama hesabı modellerine göre, geçen kış gerçekten bir ortalama soğuklama kışıydı. Ancak, ağaçlar açıkça aynı fikirde değildi.
Bir sonraki yazıda size dinamik modeli anlacağım, ağaçların saydığı gibi soğuklamayı hesaplamayı. Ne kadar iyi soğuklama sayarsak ihtiyacımız olduğunda o kadar iyi harekete geçebiliriz. Bundan sonra ki yazıda, düşük soğuklama yönetimini ele alacağız , özellikle uyutma spreylerini.  Bu spraylar bize antep fıstığında düşük soğuklamalı yıllarda ne kadar yararlı olduğunu gösteriyor.

Note: Sıcaklık artışlarını realize ediyorum ama iklim bilimcisi değilim, ben bir bitki bilimcisiyim. Bununla beraber %97 iklim bilimcisi sıcaklıkların arttığına inanıyor, ve artmaya devam edeceğine. Eğer 100 doktor görürseniz ve 97 si benim kolesterolümün yüksek olduğunu söylerse, ben onlara inanırım ve bazı değişiklikler yaparım.  Buna istinaden, sıcaklıkları yükselmesi, California’da nasıl tarım yapacağımızı etkileyecek. Sıcak kışlara hazırlanmak için yapacağımız bir çok iş var. Yakında bu çözümler hakkında konuşmaya başlayacağız ve bu çözümleri destekleyeceğiz, hazır olabildiğimiz kadar hazır olacağız.

2 Kasım 2014 Pazar

BADEM PAZARI SON DURUM

Badem yatırımının uzun vadeli bir yatırım olduğunu biliyoruz. Yapılan yatırımlar meyvalarını 8-16 yılda alıyor. Son 15 yılda badem yatırımları birçok yerde arttı. Şimdi bu konuda bilgi paylaşmaya çalışayım.

USDA verilerine göre dünya bademinin %83'ü California'a da üretiliyor. %7 Avustralya, %6 AB (%4,5 ile İspanya lider), %1,3-%2 Turkiye, %1 Şili ve %1 diğer..
Kısaca 4 oyuncu var, ABD, Avustralya, AB ve Türkiye.

Bazı verilere göre ise Türkiye'nin üretimi Yunanistan ile hemen hemen aynı ve %1 civarında. Bu araştırmayı yaparken 70.000 ton kabuklu badem üreticisi gözüktüğümüzü belirlerken, bazı kaynaklarda 15.000 ton içbadem üreticisi olduğumuzu tespit ettim. Üç aşağı beş yukarı oranlarsak normal bir miktar. INC verilerine göre dünya genelinde, yaklaşık 1.06 MT iç badem üretildiğini düşünürsek Türkiye badem üretimi pazar payı konusunda %1,3 bandına daha yakın diyebilirim. Ama biz USDA yi baz alarak %2 diyoruz. 

FAO, INC, USDA veya yerli veriler arasında farklılıklar olması normal. Gerçekten bu konularda derin bir istatistiki çalışma yapılmadığını tahmin ediyorum. Bu çalışma yapılmadan badem konusunda doğru bir politika, vizyon planlaması yapılması bir hayli zor diye düşünüyorum.


ABD %83'lük pazar payından %31'lik kısmını iç piyasada tüketiyor.  ABD diyorum ancak bu pay tamamen California Eyaletinde üretiliyor. Californiya eyaleti eğer ayrı bir ülke olsaydı, dünyanın en büyük 6'ıncı ekonomisine sahip olurdu. (Vikipedi) Geri kalan %52'lk kısmı İhraç ediyor.  Son 10 yılda dikim alanları arttı. Son yıllardaki kuraklık en büyük sorunları. Californiya'nın içme sularının %10'u badem üretiminde kullanılıyor. Bademe 'Ulusun en değerli ürünü' diyorlar.Bir makalede okumuştum, kuzeyden Californiya'ya su getirmek için yaklaşık iki milyar dolarlık bir projeden bahsediyordu. Yani Badem üretimini ve pazardaki güçlerini korumak için de yatırımlar yapılıyor.

Avustralya badem konusunda en hızlı hareket eden ülke. 2 sene önce olan %6 pazar paylarını bu sene %7 ye çıkardılar. Bu arada %1, %0,5 gibi rakamlar çok büyük rakamlar, bir ülke üretimi o kadar olabilir. Üretiminin %2 sini kendisi tüketirken, %5'ini ihraç ediyorlar.

Daha önemlisi 2002 den 2014'e kadar 2002'ye göre  5 kat badem alanlarını arttırdılar.  %7'lik dünya pazar payını varolan dikili arazilerin sadece %43'lük verim  aldıkları kısmı ile alıyorlar. 2015'ten itibaren verime yatacak dikili alan oranı %43'ün üzerine + %48 daha gelerecek. Yani dikili alanların verim verme oranı %91'e yükselecek. Yeni dikilmiş 3 yaşından küçük  %9 luk bir alanları daha var. Pazar paylarını en az %4 (Türkiye üretiminin 2-3 kat kadar fazlası) arttırmayı hedefliyorlar. Bence bu yatırımlara bakarsak, son derece gerçekçi bir hedef. Dünya Nufüsununda 7,1 miyara ulaştığı ve 2050'ye kadar 9 milyara ulaşacağı öngörülürken (FAO, WorldBank) badem tüketiminin her bölgede arttığını da ekleyeyim. 

ABD ve Avustralya'da dünya borsalarında işlem gören badem üreticisi firmalar mevcut.

Avrupa Birliğine gelince, burda en önemli ülke İspanya. %4,5 -%5 arasında farklı verilere göre dünya pazarında payı var. Yunanistan hacimli bir üretici, Italya ve Fransa'nın üretimi daha düşük. Ancak bu ülkelerde de badem yatırımları devam ediyor ve destekleniyor. Neler olacağını önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Fındıkta dünya lideri olan ülkemizin, son 15 yılda  pazar payıının nasıl düştüğünü ve bu ülkelerde pazar payının nasıl arttığını incelerseniz daha iyi anlarsınız. Avrupa ülkelerinde dikilmiş ama verime yatmamış ne kadar badem alanı var bulamadım. Bu yüzden yorum yazamıyorum.

AB-(27 ülke) toplamda pazarda %6'lık bir üretim payına sahipken, Toplam pazarın %28'ı kadarında tüketici durumunda. Toplam pazarda üretilen bademin %22 sini AB ithlat ediyor. Net şekilde üretici-ithalatçı sınıfındalar. İspanya ayrı şekilde değerlendirilirse, İspanya kendine yeten ve dışarı satan ihracatçı bir ülke konumunda.




Türkiye'ye gelince Pazarın %1,3-%2 sinin üretimine sahip. %3 tüketimi var. Dünya pazar payından %1-2 kadar badem ithal ediyoruz. Net üretici-ithalatçı sınıfındayız. İthalatımızın %94'ü ABD, geri kalan İspanya ve diğer ülkelerden.

Badem konusunda bu durum devlet tarafından görülmüş ve  özellikle özel ağaçlandırma ile 2002-2003'ten beri destek vermeye çalıştığını biliyoruz. Bu amacına istenilen ölçüde malesef ulaşamadı. Tabii ki yine de eksi değil, artı bir etkisi oldu. Bizler gibi, badem yatırımını yapan şirketler, kişiler oldu. En önemlisi, bu işe kafa yoran, bu işi inceleyen, tekkik eden, üzerinde çalışan kişiler oluştu. Bu da bir sonraki dönemler için  kazanımdır. Özellikle arazi tedarikindeki bürokrasi bu işin hedefine ulaşmasında yavaşlatıcı bir etken olduğunu söyleyebilirim.  Tek üzüntüm, Avustralya, İspanya, ABD ve bazı diğer küçük üretici ülkelerde son 10 yılda koşan yatırımların yapıldığı ve yapılmaya devam ettiği dönemde bizim yürümemiz. Her bahçenin kendi kliması olduğu gibi her ülkeninde kendi kliması var. Bu konuda koşacak iklime henüz gelemedik belki de, bilemiyorum.

Sonuç olarak avantajlarımız hala mevcut, California'daki kuraklık (sanırım hazırlıklı olduklarından Avustralya'ya yarayacak) badem piyasasını su sorunu çözülene kadar farklı bir duruma getirebilir. Başka bir avantajımız, dünya badem üretminin %92 si (ABD, Avustralya ve diğer) Amerikan bademi cinslerinin üretimidir. Biz ülkemizde genelde Akdeniz bademi üretiyoruz. Ferragnes vs.. gerçi Amerikan bademi bahçeleride kuranlar oldu. Akdeniz bademi ayrı bir segment, daha iri, daha aromalı...vs.. İspanya da bizim gibi akdeniz bademi de, Amerikan bademi de üretiyor.  İspanya akdeniz bademi üretimini katlamaya devam ederse, büyüyen pazarda payımız ve ithalatımız gittikçe artacak. Türkiye Ziraat Odaları birliği kaynaklı bir bilgiye göre, 2005 yılından itibaren bademde ithalatımız artmaya başladı. 2005 yılında 7,99 milyon dolar olan kabuklu ve iç badem ithalatı, 2012 yılında 102 milyon dolara çıktı.  

Bademde büyük yatırımlar yapılması  ve hızlı bir şekilde bu yatırımların yapılması desteklenmeli, sağlanmalı. Bahçe büyüklük ortalamaları, 20 dönümden 400 dönümlere çıkarılmalı. Büyük sahalarda badem yapılmasının önü açılmalı. İthalat rakamları gösteriyor ki ve badem fiyatlarının yükselmesi gösteriyor ki, talep artıyor ve pazar büyüyor, bizim dışımızdakiler bunları öngörmüş ve atağa geçmiş durumdalar. Pazar payı kaybetmemiz, iç pazarımızın da tamamen ithalata dönmesi içerideki biz üreticileri bekleyen en büyük tehlikelerden biri.


Kaynaklar:TZOB, USDA, INC, World Bank, FAO,Avustralian Almond, California Almond Board.

30 Eylül 2014 Salı

Mayıs Böceği (Melolontha spp.) X Haziran Böceği (Polyphylla spp.)

Mayıs böceği (Melolontha spp.) , haziran böceği (Polyphylla spp) , Kadı Lokması, Manas, TJLB farklı isimler, benzer böcekler, benzer yaşam döngüleri, benzer zararlar ve benzer mücadele....


Bu böceklerin zararı bizim bahçemizde bugüne kadar aldığımız önlemler sonucunda gözlemlenmedi. Son yıllardaki kayıtlara baktığımızda doğru zamanda doğru müdaheleler yaptığımızı düşündük. Bu sene uygulamada bir değişiklik yaptık. Bunun sonucu ilk defa gözlemledik. Eski kayıtlarımızı incelediğimizde sebebin bu yaptığımız değişikliğin sonucu oluştuğu fikrine vardık.

Bu böcekler Mayıs-Haziran aylarında topraktan çıkıp uçuşmaya başlarlar. Bizlerde Hazirandan sonra ürün güvenliği için ilaçlama yapmayız. Böcekler yaz aylarında 2 ay kadar çiftleşip, ağaç köklerine yakın bölgelere yumurta bırakırlar. Bu yumurtalardan larvalar çıkar. Ağustos sonu, eylül aylarında birinci aşama larvalar toprağın 5-10 cm derinliğinde gözlemlenir. Bu yüzden her sene hasattan sonra damlatıcılardan ilaçlama yaparız. Bu larvaları yok eder. Bu sene iki defa yapılan ilaçlamayı dip kurdu önlemi için  mayıs ve haziran ayında üstüste uyguladık. Hasat dönemine 90 gün kala uygulama yaptık ve hasat sonrası  her zaman yaptığımız bu uygulamayı ilk defa yapmadık. İlacımızı iki dönem için aldık ve erken kullanımla bitirdik. 


Eylül ayında yaptığım bahçe ziyaretinde, bir ağaçta diğer ağaçlara nazaran yaprak dökme ve sıkıntı gözlemledik. Bu bölge daha önce dip kurdu bulduğumuz bir alandı. Hatta etkilenen bir ağacın hemen yanıydı.. Etkilenen o Ağaç kök ilaçlaması ve ek hümik asit takviyeleri ile geri dönmüştü. Dolayısıyla köklerde inceleme yaptık. Bu inceleme sonucunda bu ağacın köklerinde manas pupa ve larvalarına rastladık. Bu böcekler 3 evreli larvalara sahhiptir. Birinci evrede larvalar küçük olur, sonraki aşamalarda ise büyür ve daha aşağıya iner. 1,5 metre kadar aşağıya inebilir. Kökleri çok aşağılardan da yiyeblir. Yukarıdayken yukarıdaki saçak köklerden beslenmeye başlar ve aşağıya iner. Bu yüzden ilaçlamalarda ilacı kademe kademe sulayarak aşağıya indirmekte fayda var. İlaçlamayı yaptıktan 3-4 gün sonra suyu daha aşağıya indirmek gerekebilir. Sonra daha aşağıya indir. İlacın etkisi geçene kadar 14-21 gün içinde her kademede bulunan larvalar yokedilir. Zehri alan larvalar okuduğum bazı araştırmalara göre 10 gün içinde ölüyor. Eğer bahçenizde her sene bu böcek zararı gözlemleniyorsa sadece yukarıdaki genç larvaları öldürmeniz ile sonuç alınması zordur.




Halil ile beraber larvalı bölgede ve diğer bölgelerde kazı yaptık. Her yerde bu larvalara rastlamadık. Sadece bir bölgede böcek zararına rastladık, bu bölge aynı zamanda dip kurdu bulduğumuz bölge ile aynı bölge..Bu bölge böceklerce tercih edilen bir alan. Sebebine gelince burası eskiden hayvan gübresi kullanılan, daha kumlu ve yumuşak toprak yapısına sahip bir bölge. Hayvan gübresi ve yumuşak toprak tercih sebebi sonucunu çıkarabiliriz. 

Erkekler geceleri ışıklara uçuşurlar. Işıklı tuzaklarla yapılan çalışmalarda %99 Erkek yakalandığı gözlemlenmiş. Dişiler nadir uçuşuyorlar. Çiftleşip toprakta yumurtalarını bırakıyorlar. Çiftleşme dönemlerinde, yani yaz aylarında ağaç etrafındaki deliklere dikkat derim. 

Bence meyvacılık yapan herkes bu dönemlerde, eylül aylarında, ağaçlarını ve topraklarını incelemeli. elek yardımıyla topraklarındaki larvaları gözlemlemeli, önlemini almalı zira bu bahçede ilerisi için ciddi verim kaybına yol açacaktır. Biz tüm bu çalışmaları verim dönemini düşünerek çok ciddiye alıyoruz. 3-4 sene sonrasına bu şekilde hazırlanıyoruz. Tarım çok uzun soluklu bir sektördür ve değişkenler çok fazladır.

Şimdi üçünc uygulama yapıldı ve sonuçlarını inceliyoruz. Bahçenin sadece bir bölgesinde gözlemlenmiş olmasını sevindiri buluyoruz ancak bu böceklere karşı önlem almaya önceki yıllardaki gibi devam edeceğiz. Tuzak, kimyasal mücadele, biyolojik mücadele konusunda çalışmalarımız var. 2015 yılında diğer zararlılarla yaptığımız müdadelerde olduğu gibi, kimyasal mücadeleye, tuzaklar ve biyolojik mücadeleyi ekleyerek devam edeceğiz. 




 

Haziran Böceği
                           
                                 

                                                Mayıs Böceği



UC Cooperative Extension | Agricultural Experiment Station Kaynağından aldığım bazı görüntüleri paylaşmak isterim.



            
                                                          Kaynak ve Resim:UCANR
Çok derinlere inmiş ve bir ağacı öldürmüş 3. seviye larva araması..

Kaynak ve Resim:UCANR
Yerde bulunan delik örneği.

Kaynak ve Resim:UCANR
Yaşam döngüsü. Sırasıyla, yumurta, Birinci evre, 2. Evre, 3.Evre  Pupa ve Yetişkin.

Kaynak ve Resim:UCANR
Soldaki böcek dişi sağdaki ise erkek.

Kaynak ve Resim: UCANR
Bir badem ağacının kalın köklerinin larvalar tarafından yenmesi.

Kaynak ve Resim:UCANR

Amerikada yapılan bir deney, 20 adet larva 60 gün içinde solda görülen kökü %50'den fazlasını yokedebiliyor. Bu şekilde devam ettiğini düşünürsek ağaç ölüyor. Bu larvalar yetişkin olup topraktan çıkana kadar kökleri yiyerek yaşamını sürdürüyor.

BAHÇEMİZDEKİ İLAÇLAMADAN 10 GÜN SONRA

Fotograf: Halil Göktaş
İlaçlamadan 10 gün sonra bahçede kontrol yapmamız gerekiyordu. Bu kontroller sonucunda ölü dişi manas ve ölü larvalar bulduk.

Fotograf: Halil Göktaş


Fotograf: Halil Göktaş

Toprağı elediğimizde 15 cm de ergin dişi manas ölülerine rastladık. 40-50 cm de ile ilaçlamanın işe yaradığını gösteren ölü larvalara rastladık. Bazı forumlarda kullandığımuz Ethopropos etken maddeli ilacın işe yaramadığını yazmışlardı. Biz yaradığını gözlemledik. İşe yaraması için önce toprağı iyice suladık. Sonra danışman ziraat mühendisimizin verdiği dozda kullandık. Toprak ıslak olduğundan ilaç ağacın tüm köklerine ulaştı.

Mayıs ayında yaptığımız toprak ilaçlamalarında anladığımız kadarıyla topraktaki dişileri, hasat sonrasında da yumurtadan çıkan larvalardan ağaç köklerini temizleyebiliyoruz.






10 Eylül 2014 Çarşamba

Hasat Sonrası


Hasat'tan sonra yapılacak işlerle ilgili olarak farklı görüşler aldık. Bir kısım hasattan sonra suyu kesmek gerekir, ağaç meyve gözüne dönmeli derken, başka bir görüş suyu keserseniz meyva gözleri oluşumu düşer.

Suyu kesende gördük, veya suyu olmadığı için vermeyende, suyu kesmeyen bahçelerde gördük. Bunların sonraki yıllardaki verim durumlarını incelemediğimizden yorum yazamayacağım.

Bu konuda Amerika'dan badem uzmanlarına da sordum. Bizim ziraat mühendislerimiz ve yetiştiricilerimiz ile de görüştüm. Bizim çalıştığımız yüksek ziraat mühendisi suyu kesmemek gerektiğini savundu, Amerika'daki uzmanlarda bunu savundu. Biz bu bazda su vermeye devam ediyoruz.

Bu dönem iklim kayıtlarımızda dikkatimizi çeken bir durum oldu. Şu an Mayıs ayı hava şartlarında devam eden bir gece gündüz durumu var. Sadece toprak Mayıs'a göre 5-7 derece daha sıcak.    Nisan ve Mayıs dönemleri ağaçlarımızın en hızlı sürgün verdiği dönemler. Bunu baz alarak ağaçlarımıza azot gübrelemesi vermeye karar verdik. Yapraktan gözlere yönelik gübreleme yaparken kökten de azot ve su desteği verdik. 

15 günde yeni bir boğum ile beraber yeni bir sürgün daha oluştu. 2014 sürgünleri ikinci katı çıkıyor gibi diyebiliriz. Bu bize sürgün boyu ortalamalarımızı yükseltme şansı veriyor. Yani 2 sene sonra daha fazla göz oluşturacak bir alana sahip olma durumu.

İlk olarak 29 Ağustosta ağaç başına 55 gram X1 isimli (Agro-bene firmasının özel bir sıvı azotlu gübresi) verdik.
2-3 gün sonra sulama yaptık.
Daha sonra 4 Eylül 2014'te ağaç başına 55 gram X1  gübreyi ikinci defa verdik ve ardından toprak nem durumuna göre tekrar sulama yaptık.
Aşağıda 15 günde oluşan yeni kat sürgünlerin resimlerini görebilirsiniz.

Fotograf: Halil Göktaş
Fotograf: Halil Göktaş
Fotograf: Halil Göktaş

Bu sürgünlerin 15 günde bu seviyeye gelmesini takip ediyoruz. Eylül sonu hatta yağmurlara kadar sulama devam edecek. Ölçtüğümüz 1 metre sürgünlerin üzerine ne kadar daha yeni sürgün geldiğini tespit edeceğiz.

29 Ağustos 2014 Cuma

Badem Hasat Dönemi Öğrendiklerimiz

Bu sene ilk defa az miktarda hasat yaptık. Bu hasat denemesi ile önümüzdeki yıl ticari ilk hasatımızı planlama imkanı bulduk.



                          


Neler öğrendik?
1-Badem her sene sürgün vermek durumunda. Her sürgün 2 yıl sonra meyveye yatıyor. Sürgün yaşlandıkça verimi düşüyor. Bu yüzden sürekli taze dallar desteklenmeli.

2-Budama olmazsa olmaz. Doğru dallar budanmalı.

3-Badem toplayıp kavlatma makinelerine döküldüğü zaman iyi sonuç almak için çok beklenmeden toplanmalı. Badem yeşilken makinelerde daha iyi performans veriyor. Badem yeşilken toplanıp kavlatılmalı ve 3-4 gün güneşte kurutulmalı.


4-Mekanizasyon çok önemli. 

Kavlatma ve kırma makineleri çok kritik. Şu ana kadar gezdiğim hiçbir makinede iyi sonuç görmedim doğrusu. Bu konuda yurtdışı ve yurtiçi fuarları dolaşmak gerekecek sanırım. Net tavsiye aldığım bir makinaya denk gelemedim. Bir kısım kabuklu badem güzel kırılırken, bir kısım kabuklarla beraber makina dışına atılıyor. Kabuklarla beraber çıkanlar elle tek tek ayıklanıyor. 30 ton badem aldığında, elle kabuktan badem ayıklamak çok zor olsa gerek. Ürünal markasının kırma makinası güzel sonuç veriyor kırmada. İç bademe zarar vermiyor. Yalnız onlarda cihazı geliştirmeli, yanlardan kırıklar dışarı düşüyor, ve elek sistemleri geliştirilmeli. Büyük bademler kabuklarla beraber  onlarda da gidiyor, iç bademler cihazın ön kısmından elekten geçmeyip kırılan kabuklarla beraber geliyor. Yoksa arka taraftan bademler güzel çıkıyor. Biz Ferragnes ve Ferradualı kırmayı denedik. Bademe zarar vermiyor, temiz ürün çıkarıyor. 2 çuval deneme yaptık ve zaiyat nerdeyse yoktu. Ama bir çuvala yakın kabukla beraber kırılmış badem alıp, bahçemze dönüp  tek tek ayıklamak zorunda kaldık. 

 Umarım tamamen kabuk ve bademi ayıran bir makina geliştirmek üzere çalışan firmalar vardır. Yurtdışı makinelerde internet üzerinden bu tür makinelerdan gördüklerimiz var. Yeni kurulan  ceviz ve badem bahçelerinin sayıları artıyor ve bu bahçelerin verimleri arttıkça mevcut makine pazarı yurtdışına kayabilir. Umarım bizim yerli firmalar bir an önce buna odaklanıp çözerler. 



Badem toplanıp kavlatıldıktan sonra kırılacaksa, gördüğümüz mevcut makinalar küçük üreticilere yönelik makineler olarak gözlemlendi. Bu konuda bilgisi olan varsa lütfen paylaşsın.


Badem Fizibilite Hesap Hataları-2

BADEM AĞACI YAŞ HESAPLAMA

Fizibilitelerde yaptığımız bir hesaplama yanılgımız var. Ağaç veya bahçe yaşının insan yaşı gibi algılanması.. Bahçemizin yaşını doğru hesaplamamız gerekiyor. Ya bahçemiz verim öncesi yaşta (3 yaşında) ise ve biz verim çağında (4 yaşında) sanıyorsak? Bu örnekte  3 yaş verim öncesi son sene olarak öngörülmüştür. 5 senede 2 yaşına ulaşan ağaç ve bahçeler de gördüm. Aslında sene ve zamana değil, ağacın gelişimine bakmak gerekir. Kolay anlaşılması açısından örnek olarak normal gelişen ağaçlara göre 3-4 yaşı örnek veriyorum. 

Bu örneğe göre, 4 yaşında sandığınız bahçede verim  beklentiniz oluşacağından, bakım programınız direk olarak değişir ve meyveye dönük besleme programı yaparsınız. Meyveye yüklenir, genç ağacı zorlarsınız. İki sene sonra verim alacağınız sürgünler daha az gelişir. İki sene sonra verim kaybı yaşarsınız.

Aslında basitçe söyle diyebiliriz, her yeni sürgün 2 yıl sonra verime yatacak ve sonraki 2-3 yıl boyunca verim verebilecek. Bir yıllık sürgünden verim alınmaz mı? Alınır, bölge, toprak yapısna göre, beslemeye göre alınabiliyor. Badem alınıyor ama verim alınıyor mu? İstisnalar kaideyi bozmaz. Bahçenizin 3 yaşında olduğunu farkederseniz, ( 5 sene geçse dahi ki zaten 5 sene geçse dahi 3 yaşında ise bu yaş konusunda hata yapıp (hastalık durumu hariç) , bakımda yaptığınız eksik veya yalnış uygulamalrdan kaynaklanıyordur.) yani henüz verim verecek olgunlukta olmadığını gözlemlerseniz, meyveye yüklenmez ve ağacı yormazsınız. Bakım programını büyütmeye odaklı şekilde doğru planlarsınız, hatta belki oluşan meyveleri çağla aşamasında toplarsınız veya ağaçların  meyveye yatma durumuna gelmesini hızlandırırsınız. Sürgünleri gelişmemiş bir ağaca potasyum yüklemenin manası yoktur. Potasyum dalı yaşlandırabilir, göz oluşumuna fayda sağlayabilir ama sürgün yoksa olmayan sürgünde hangi göz oluşabilir ki!

Ağacınızın 3 yaşında olduğuna (4-5 sene geçse bile) kanaat getirirseniz, sonraki iki sene için, verim verecek yeni sürgünlere ve meyve almak için meyve gözü oluşturmaya yönelik bir program uygularsınız.

Yaş hesabı konusunda ayrıca başka bir hesap kriteri daha mevcut. Bir örnek ile anlatmaya çalışayım:
2010 Haziran ayında dikilen bir bahçe için, genellikle 2011 Haziranda 1 yaşında denir. İnsan yaşı gibi hesaplanır. Ağaçlarda bu farklıdır. Badem ağacının yaşı ağacın dikildiği yerde ilk uyanması ile başlar. Yaşı ise Hasat zamanı baz alınarak sayılır. 

2010 Haziranda dikilen bahçe 2011 Ocakta dikilmiş gibi hesaplanmalı. Zira Mayıs-Hazirandan sonra  bölgeye göre ağaç sıcaklık artışı ile birlikte yavaşlar. En hızlı gelişecek bahar dönemi kaçmıştır. Eğer ağaç 2010 Ocak veya Şubatta dikildi ise sorun yok, 2010 dikim diyebiliriz ve Ağustos 2011 de 1 yaşında deriz.  Ama 2010 Nisan-Mayıs-Haziran ayında dikmiş isek 2011 Ocakta dikilmiş gibi hesaplanmalı ve 2012 Ağustos ayında 1 yaşında kabul edilmeli. Yıl ortasında dikmek, 1 yıllık ek maliyet getirebilir. Ayrıca verime de 1 yıl geç ulaşmanızı sağlar. Projenin planlanması, saha hazırlanması, alt yapı kurulması, dikim, bakım...Zamanlama bu konuda önemli...

Fizibilitede 4 yaşındaki hesaplanan dönüm başına şu beklentim var diyorsak, ağacın 4 yaşında hangi yıl olacağına başında doğru karar vermek gerekiyor. 1+1 yaşında fidan, 2+1 yaşında fidan vs.. çok önemli değil. Pazarlamada kullanılır. Bize 2+1 yaşında fidan verildiğinde 2 sene sonra 4 yaşında verim alacağız diye düşünen kişilere rastlamadım değil. Bunu normal karşılamak gerek, yetiştiricilik yapmamış bir kişinin bunu bilmemesi doğaldır. İşin başında araştırırken bizde öyle sanıyorduk. Ağacı büyük dikelim zaman kazanalım. Şimdi gülüyorum. Dikilince zaten dallandırmak için diz hizasından kafaları kesiliyor. Yani hepsi 40-50 cm lik kalemler haline geliyor. Fidanın kalitesi ve hastalıksız olması, inanın paha biçilemez bir başlangıçtır ve hepsinden önemlidir.

Ağaç anacınız yaban bademi değil de, GF ise, ağacın iyice aşağıdan taçlanmasını sağlamak gerekiyor. GF'i bulan kişi ile bir arkadaşım Fransa'da görüşmüş. GF anaçları ile yapılan bahçelerde ileriki yıllarda hasat sıkıntısı oluşuyormuş. 14 metreye kadar yükselen ağaçlar oluşmuş. GF'in tacı alçak yapılmalı ve budaması yaban bademi anacına göre veya GM anacına göre daha farklı yapılmalı. GF aslında tavsiye ettiğim şu an ülkede bulunan en iyi anaç. Amerika'da kullanılan Viking ve Atlas anaçları ülkemizde yok. Bu anaçlar olsa denemek ve sonuçlarını görmek isterdim. GF bahçemde kenarda denendi. Yanyana aynı gübre ve sulama hattında, aynı toprakta bulunan iki ağacı karşılaştırabiliyoruz ve 3 yaşındaki yaban bademi ile 2 yaşındaki GF yanyana gelirse GF gelişim olarak daha ilerde.. Artı ve eksilerini değerlendirirsek nematod sorununuz yoksa kesinlikle kullanılması gereken bir anaç GF anaçtır. Susuzluğa daha dayanıklı olduğunu öğrendiğim de çok şaşırdım doğrusu. Hızlı gelişen bir anaç nasıl susuzluğa daha dayanıklı olabilir diye düşünmedim değil. GF anaç, bahçenizi ilk zamanlarda 1 yaş ve ilerleyen zamanlarda daha fazla ileri götürür. Yapılan yıl ve bakım hatalarını örtmüş olur.  Toprak yapınıza uygunsa GF ve GM klon anaçlarını düşünün derim. Bu ara bilgiyi vermek istedim, zira GF anaçlar yaban bademine göre 4. yaşı daha erken yakalıyor. Fizibilitede, anaç seçimi, çeşit seçimi dikkate alınmalı. Ağaç yaşını belirlerken anaçta ağacın yaşına etki eden değişkenlerden biridir. GF 1 yılda 1,5 yaş alabilir.  Dikim zamanı, anaç, çeşit, besleme, sulama, budama, zararlılarla mücadele ve geçirdiği hastalıklar konusunda tüm aşamaları dikkate alınarak bu dediklerimiz geçerlidir. Her bir etken verim yaşında olup olmadığımızı belirleyen değişkenlerdir.

Zira 6 yaşında olmasına rağmen, 3 yaşında iyi bakılmış bir ağaçtan daha küçük ağaçlar mevcuttur. 4 yaşında 7 yaşından fazla verim alan bahçelerde mevcuttur. Bu iş fabrika da mal üretmeye benzemiyor, çünkü bahçe dediğimiz üretim tesisimiz bir canlı. Bunu unutmamak gerek.

Yaptığımız bu yaş hesaplarını bahçemizi ve ağaclarımızı gözlemleyerek doğruladık. Bahçemizin insan yaşı olarak 4, ağaç yaşı olarak 3 yaşında olduğunu anladık. Ayrıca Fusarium ve benzeri hastalıklarla 2 sene boğuştuk ve şu anda koruma programlarımız devam ediyor ama son 2 yıldır analizlerde dahil fusarium gözlemlenmiyor. Hastalıklar sürekli gelir, ancak önemli olan hızlı, doğru ve sistemli müdahele ile bu dönemi atlatabilmektir. Bu bahçenin verimi en çok etkileyecek faktörlerden biridir.

Bahsettiğim bu basit gibi gözüken hesap hatası, verim bakımından pek çoğumuzun moralini de bozabilir. Ancak bunun şu ana kadar bilinmediğini de farkettim. En azından fizibilite hazırlayan kişiler tarafından veya badem yetiştirmemiş mühendisler tarafından bilinmiyor ki bu da normal karşılanmalı. 

Verim olayı da ayrı bir konu. 2010 yılında Haziranda diktiğimiz ağaçlar o yıl çok çalışamadı. 2011'de 4 dal (A), 2012 (B) de bu dallara ek olarak  ortalama 4'er dal daha verdi ve özellikle 2013 (C) te 2012 deki gelişen dallar üzerinde yeni çok fazla dal oluştu. 2014'te (D) ise çok dallanan 2013 dalları üzerine dallanmalar oluştu. Ağaçlar görünüm olarak 3 metrelere vardı. 2013 yılında sadece 2011 yılında ağaç başına 3-4 adet dallanan ana dallardan az miktarda badem topladık. Bu bademleri sadece kalite olarak inceledik. 

2014 yılında yani bu sene 2011(A) ve 2012(B) yılında meyve veren dallardan ağırlıklı olarak meyve aldık.   Ana 4 daldan ve bunlardan daha gelişmiş ve daha uzun ek dallarından meyve topladık ve miktar  biraz arttı. Yani 2014'te A-B seviyesinde badem beklemek gerekir. 2015 yılında ise C-D 2016 da ise D-E dallarının seviyesinde ürün beklemek gerekir. Fizibilitede veya gözlemlerimizde, ağaçlarımız 2013 yılında çok gelişse bile, getirisinin 2015 yılında olacağını hesaplamak gerekiyor. Dallar bir sene sonra verim vermiyor. Tabii istisnalar kaideyi bozmaz. Bazı mevsimi uzun ve iyi bakılan yerlerde full verimlilik olmasa da bir yıllık dallarda da verim gözlemlenebiliyor.


Ticari verimleri bahçemizde bu bazda, 2015 -2016 yıllarında olacağını gözlemleyerek tahmin edebiliyoruz. Kısacası, bademde 4. yıl ağaç başına 1 kg , 5. yıl 2 kg gibi hesaplar yapmak gerçekçi değildir. Bahçede, ağaçlarda dallanma iyi ise 2 ton badem alan bir bahçe 1 yıl sonra 12 ton ürün alabiliyor veya 12 ton badem alan bir bahçe, 1 sene sonra 3 ton bademe düşebiliyor.

Farklı bahçelerden yıllara göre verim bilgileri aldım. Bir standart yok doğrusu. Hatta yanyana gelişen bir bahçede, aynı yerde biri her sene arttırarak badem alırken, diğeri bir sene alıp bir sene alamıyor.  Periyodisite oluşuyor. Bunun aslı azot ve karbonhidrat dengesinin bozulmasıdır. Bu dengenin bozulması, gelişen  çiçek tomurcuğunun gelişmesini, engellyen bir madde üremesi olduğunu bir çok makale de okudum. Çok göz verdiği ve meyve verdiği sene hemen alarma geçip sonraki iki yıla göre besleme ve budama hemen planlanmalı. Bu planlamalar yapılmadığı için verim açısından doğru bir istatistiğe ulaşamadım. Bu konuda doğru besleme ve ağacı dengeleme işe periyodisitenin aşıldığı biliniyor.

Amerikan rakamlarına bakıp ideal rakamlar üzerinden hesap yapmak için onların ortamlarına, altyapılarına ve bilgilerine sahip olmak gerekir. Geleneksel usul tarım yapıp, Batı'nın modern teknikleri ve bilgi birikimleri ile ulaştıkları verimlere göre fizibilite yapmak, gerçeklikten uzaklaşarak beklentiye girmek doğru değil. 1800-1900 yıllarda kurulmuş badem bahçelerinin know-how ı ile (ki bu know how o bölgede geçerlidir bize uymayabilir) ulaştıkları hedeflere 4 yılda ulaşmayı bekleyen üreticilerimiz ile bu konularda tartışıyoruz ve görüş alışverişinde bulunuyoruz.

Badem bahçenize danışmanlık alırken, bu işten anlayan bir danışmanla çalışmanın yanında, grup halinde danışmanlık yapacak bir yapı ile çalışın. Bir göz yerine 3-4 göz daha iyidir ve konular tartışıldıkça alttan başka nedenler çıkıyor.

Biz bahçemize 3 kişilik bir grup olarak bakıyoruz. Ben işletmeci gözü ile, yatırımcı gözü ile yetiştirici gözü ile bakarken,  yüksek ziraat mühendisimiz ağacın gelişimine odaklanıyor ve yine bir tarım ekonomisti badem yetiştiricisi arkadaşımla, bahçelerimizin bakımında beraber çalışıyoruz. Uyumlu bir ekip olduk. Üç kişi ve bu üç kişinin etrafındaki diğer uzmanlarla, tüm detayları, yaşadıklarımızı konuşuyor, badem sektörü üzerinde çalışıyoruz. Yerli ve yabancı üreticilerle, uzmanlarla fikir alış-verişi yapıyoruz. Bazı bildiğimiz, doğru yaptığımız konuların yalnış, bazı yaptıklarımızın çok yerinde olduğunu görüyoruz. Bu şekilde bahçede doğru karar vermeye daha çok yaklaşıyoruz. Çok değişkenli bir denklem olan tarımda bir danışman ile ilerlemenin aynı etkiyi yaratmadığı bir gerçek.

Batı standartlarında üretimi yakalamamız için diğer bir sorunumuz bahçe büyüklükleri. Bence ülkemizin çılgın projesi tarım arazilerinin birleşmesi ve büyütülmesi olmalıdır. Nüfus artışlarını düşününce geleceği görmek gerekir. Su ve Gıda üretimi... Ortalama badem bahçelerimizin 17-30 dönüm olduğu ülkemizin en küçük bahçelerin 1000-2000 dönüm olmasını sağlamadan rekabet şansımızın olmadığı da bir gerçek.

Fizibiliteleri yaparken, badem üretimi her sene artacak şekilde hesaplıyoruz. Bademin gelişmesi için  bitkiyi, bölgemizi ve bahçemizi iyi tanırsak, doğru kararlar alıp gelişimde ivme yakalayabiliriz. Bu yüzden bahçe alt yapısı ile beraber işletme sistemi tüm geliştirici ürünlerden daha önemlidir.

Tarımın çok  değişkenli bir üretim şekli olması işimizi zorlaştırıyor. Herşey mükemmel gitse bile çiçeklenme zamanı bir don, sel, dolu, fırtına olması o seneyi yok edebilir. Bu yüzden yatırım aşaması, lokasyon yani temel çok önemlidir. Don bölgelerinden, hastalıklı bölgelerden uzak durmak riski azaltır. Ama bilemiyoruz,  orman arazilerinde mantari hastalıklar olabiliyor. Belki dikimden önce toprakta mikrobiolojik analizlerde yapılmalı ve saha da mevcut mantar vs.. var ise saha dezenfekte edilmeli veya belki de duruma göre yatırımdan vazgeçilmeli.

Doğru lokasyonlarda bile belki 10 yılda 1 sene ürün kaybı olabilir, diğer taraftan yalnış lokasyon seçimlerinde 10 yılda 2-3 sene kayıp olabilir. Bazen tüm yatırım da zarar görebilir. İnceleme fırsatı bulduğum fizibilitelerde, ki işe başlarken kendi yaptığım da dahil, bu gibi değişkenler gözardı edilmiş ve ediliyor. 

Sonuç olarak, önemli olan bahçenizin temiz, sağlıklı bir gelişim göstermesidir. Bu şekilde devam eden bahçe, yüksek verimleri katlayarak yakalayacaktır. Bahçeniz sağlıklı ise, dallanmalar ümit verici ise, boğum aralıkları çok açık veya çok kapalı değilse, ve meyve gözleri çok ise doğru yoldasınız demektir.

Siz yine de fizibilitenizi yaparken ağaçlarınızın yaşına dikkat edin ve istenilen gelişime ulaşamadıysanız fizibilitenizi revize edin.

Bu konuyla ilgili istastistiki bir çalışmamız var. Derlediğim zaman ağaçlarınızın yaşını bilimsel olarak göstermeye çalışacağız. 4 yıldır yaptığımız bu çalışma sonuçlarını analiz etmemiz için ilk ticari verimi bekliyoruz.