28 Mayıs 2013 Salı

BADEM BAKIMINDA NELERE DİKKAT EDİYORUZ?

Badem yetiştiriciliği yaparken nelere dikkat ediyoruz? Bu soruyu kendime sorduğumda ve cevaplamaya çalıştığımda önemsiz, dikkat edilmemesi gereken tek konu bulamıyorum.

Ama yinede major konular nelerdir? Şimdi toprak, rakımi su vs... gibi klasik konuları geçiyorum. Öyle veya böyle bir yerlere meyva bahçesi kurduysak, şimdi ne yapacağız.?

Bu işi yapıyorsak etrafımızda olumlu olumsuz yorum yapan birçok kişi olacak. Orda olmaz toprak kötü, çok taşlık, iklim soğuk, bu rakımda olmaz. Burada nefis olur, en çok verim burda olur... Bu yorumları bir kenara koyalım. Öyle olmaz denilen yerlerde çok iyi gelişen ve sonuç alınan bahçelerin yanında, lokasyon olarak çok iyi olur denilen yerlerde verim alınamadığını da gördük.

Lokasyonun önemini atlamıyorum ama ana konu bu yazıda Lokasyon değil.

İki tip insan varmış, biri -saydık-çılar, bahçeyi buraya kursaydık, şöyle yapsaydık veya yapsaydınız.... 

İkincisi -e rağmen-ciler. Bunlar rakım yüksek olmasına rağmen düzenli bakımla başarılı olanlar, taşların içinde olmasına rağmen çukurlar açıp ağacı içinde geliştirenler.

Mesela biz bahçemizdeki taşlık yere (ki, buraya olmaz dikmeyin dedi birçok kişi, iyi ki dikmişiz..). 800 ağacı çukuru kepçe ile açıp içine torf, gübre ve bahçe toprağı karıştırarak doldurup içine ağaçları diktik. bazılarına göre 2 bazılarına göre 3 yaşındaki bahçemizde en çok badem verimi bu alanda gözüküyor.

Burda su yok olmaz derler, ama su olmamasına rağmen bazı girişimci suyu borularla kilometrelerce ileriden getirir, doğru kapasiteli havuzlar yapar, bahçesini hızlı geliştirir. Bazı girişimci ise ağacı susuzluğa alıştırır, yavaş geliştirir , uzun vadede verim alır ama ağaç olur, bahçe olur...

Bir çok Ana etken haricinde nelere dikkat etmek gerekir, kendimce sıralamam gerekirse,

1-Ekip bilinci.  Bahçede çalışan mesai ekibine tam destek olunmalı ve yön verilmeli. Ekip verimi en yüksek seviyede olmalı.

2- Ağaçlarla hemen hergün selamlaşılmalı, yani ağaçlar her gün gezilmeli. Bazen bir hastalığı başında yakalayınca lokal müdahelelerle bahçeye bulaşması engelleniyor. Bir garipliği gözlenen ağacın belli periyotlarda resimleri çekilmeli, gözlenmeli. Gidişata göre ağaç sökülüp laboratuara gönderimeli. Böylece elinizde o hastalığın tanımı, gelişimi ve zamanlaması ile ilgili veri oluşur. Benzer ağaçlar olduğunda müdahele kolay olur.

3-Bahçe kayıtlarınız, yaptığınız işlemler düzenli tutulmalı. Bu kayıtlar sizin gelecekte bahçenizin nereye gideceğini söleyecek. Benzer problemler yakın zamanlarda sürekli yaşanabiliyor. Bu kronik halde her sene tekrarlanabiliyor. Bunu biliyorsanız her sene o tarihler öncesi alacağınız önlem o kronik sorunu sorun olmaktan çıkarıyor veya tamamen bitiriyor. Ama 3-4 sene sonra tekrarlamayacağı garantisi yok. Ne uyguladığınız kayıtlı ise tekrar anı uygulamalarla sorunu tekrar çözebiliyorsunuz. Bizde en büyük sorun 2010-2011 Fusariumdu, 2012 de bitti gbiydi.2013 te ise Mayıs sonu itibariyle hiç yok.. Normalde bizim iklimde Mayısın başında ağaçlar ölmeye başlardı. Fusarium reçetemiz ile kurtulduk. Ama tekrarlarmı, bir yerden ortamını bulup küllerinden doğar mı? biz önlemlere ve takibe devam edeceğiz.

4-Toprak PH 'ı 6-6,5 arasına getirmek. PH yüksek ise asitik gübrelerle düzenli gübreleme ile PH düşüyor. Bizde 2009-2010 yılında PH'ı 7,5 ortalamalı bir bahçe toprağımız vardı. 2013 te ise bu oran 6,3 e düştü. Bu ağaçların gelişim hızında etkili oluyor. PH düşünce besin alımı daha kolaylaştı, ağaçların gelişimide bir o kadar arttı.

5-Bahçenizde bir ağaç ölünce veya hastalınca nedenini bulmaya çalışın.Çok önem verin. Bu konuda kafa yorun, araştırın. O hasta ağacı laboratuara göndermeyi ihmal etmeyin. Bir hastalık başladıysa yayılmadan çözmek size ağacın kargolanması ve laboratuar masrafından daha fazla kazandırır.

6-Analizler her sene yapılıp takip edilmeli. Buna göre bir sene sonraki besleme programı doğru şekillenebilir. Yıl sonu yaptığınız, gübrelemeler bittikten sonra Aralık ayı gibi yapılan  analizlerde topraktaki eksiklikleri görebilirsiniz. Uzun dönem gübreleme yapılmaması, yağmurlarla toprağın yıkanması sonucunda doğru bir bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Mesela bizde 2011 de fosfor azdı. 2012 de Kullandığımız Sotrol sıvı organik gübreye fosfor katkısı eklettik. 2013 te ağaçlar koyu yeşil... Aynı şekilde 2012 de potasyum eksikliği vardı. Bu sene ise potasyum takviyeli gidiyoruz.

7-Ot mücadelesi. Otlar ağacın dibinde verdiğimiz su ve gübrelerle gelişyorlar ağacın gelişimini yavaşlatıyorlar. Ağaçlarınızı etrafında otlar olmamalı. Ya elle, ya ilaçla, ya orakla, ya çapayla ama orda otlar olmamalı. Ağaç dipleri ve yaprak iz düşümnde otlar olmamalı. Gübreler boşuna otlara harcanmamalı. Ağacın gübresini alan olar çoşarken ağaca az besin kalır.


8-Budama..Boşuna büyüyen dallar gelişmeden sürekli kesilmeli. Boşuna yukarı giden, içe dönen dalları veya ağaçların gövdesini yukarı yükseltmemek gerekir. İçe dönen dalı boşuna geliştirmek, o dala giden besin ve  enerjinin günün birinde kesilmesi gereken içeri dönen dal tarafından boşuna harcanmasına sebeb olur.  Onun yerine dallar yanlara doğru gelişecek şekilde budanmalı şekil verilmeli. Her ağaç budandıktan sonra o makas, yanına alacağın dezenfektan ile dezenfekta edilmeden yan ağaca değdirilmemeli. Yılda bir budama  değil gerekirse sürekli yanınızda makas ve dezenfektan ile dolaşıp her fırsatta yalnış gelen dalları kesmeliyiz.

9-Düzenli gübreleme, az ama sık gübreleme...Bol gübre yerine az ama sık gübre atın. Ben sıvı gübreleri tavsiye ederim. Kullandığımız ana gübre Sotrol, Almoll.. Hem üretici fosfor eksikse içine  fosfor ekleyebiliyor veya çinko eksikse çinko katkılı hazırlayabiliyor. Böylece bahçede karışıklıklar yaşanmıyor. İki ayrı bidon ve iki gübre... Gübrelemede hazırlatılan karışımlarda sorun yaşanabiliyor, pratik değil.. Hatalı işlem yapma, uyguama hatası da minimize ediliyor. Klasik gübreler kullanmaktan çok kendi bahçemize uygun gübre yaptırıyoruz. Sıvı şekilde kullandığımız bu organik sıvı gübreleri damlatıcılardan istediğimiz sıklıkta verebiliyoruz. Hayvan gübresi kullanmıyoruz. Hayvan gübresi kullanacaksak bir kenarda 2-3 sene yanmasını beklemek ve her sene düzenli ilaçlama yapmak şart. Biz bununla uğraşmıyoruz açıkçası...Çok hayvanın varsa belki o zaman uğraşılır..Ama biz Hayvancılık yapmıyoruz. Hayvan gübresi bünyesinde böcek, böcek yumurtaları tutuyor ve 2-3 sene sonra yumurtadan çıkıp bahçeni böcek sarabiliyor. Ayrıca hayvan gübresini bahçede kullanmasanız bile bahçe kenarında tuttuğunuz bu gübrelere böcekler ulaşıp her sene yumutalarını bırakıyorlar. Larvalar için büyük besin kaynağı. Ağaçların altına atıp larvaları, böcekleri ağaç diplerine, köklerine yerleştirmek istemiyoruz. Fırınlanmış katı hayvan gübreleri kullanıyorsanız sorun yok. Ama eski usul kenarda 2 sene üstünü örttük yaktık diyorsanız, yumurtalardan çıkacak ve bahçenizi saracak böceklere hazırlıklı olun.

10-Düzenli ilaçlama, hızlı müdahele yapacak şekilde hazırlıklı olmak. Yaprak delen vb.. mantari hastalıklar, bakteriyel hastalıklar veya zararlılar, ağacın gelişimini durduruyor veya yavaşlatıyor. Bu sizin bazen yıl kaybetmenize sebeb oluyor.O maliyet ilaçlama maliyetinden çok daha yüksek olur. 2011 yılında 3 defa bordo bulamacı uygulaması yaptık. Masraf oldu üç defa. 2012 yılında bahçede dal ve yaprakalrda hiç mantari hastalıklara rastlamadık. Önceki yıl Antraknoz yaşamıştık iki defa, haziran başı ve ekim aylarında..2012 de ise hiç olmadı. Hiç mantar ilacı satın almadık, hiç ilaçlama işçiliği yapmadık, makineye mazot alıp bahçede ilaçlamadık bilmem kaç kez..bunların maliyetlerini alt alta yazınca hangisi karlı sizce?

Basit görünüyor, kolay görünüyor, bunların tamamını yapıyor muyuz tam manasıyla?....Buna odaklanmak ağaçların gelişimi hızlandıracaktır.

23 Mayıs 2013 Perşembe

BADEM VERİM TABLOLARI VE FİYATLARI

Badem verim tabloları konusunda gerçekçi bir tabloya rastlayamadım. Genelde internet üzerindeki bu tablolara bakarsanız, herşeyinizi satıp badem işine girmeniz gerekir. Fiyatlar konusundaki spekilasyonlar ve en yüksek badem fiyatlarından çok bahsedilmesi bademi hatta cevizi altın değerinde yapıyor.

Verimle ilgili olarak okuduğum çalışmalardan şu sonuçları çıkardım.  Bu araştımalardaki veriler eski tarihli ve sayıldığı dönemlere göre belirtiliyor, sürekli büyük bahçeler kurulduğundan ve aynı zamanda hastalık, bakımsızlık, çok uzun vadeli yatırım olmasından dolayı dayanamayıp yatırımdan çıkanlardan, uzun vadeli karsızlıktan vb... sebeblerden kesilen bahçelerden dolayı güncel bilgiye ulaşmak kolay değil. Bir taraftan bahçeler kuruluyor, bir taraftan bahçeler kesiliyor veya kaderine terkediliyor. Küçük bahçelerden büyük bahçelere geçiş dönemindeyiz. Badem ve ceviz sektöründe, belki de tarım sektöründe küçük üreticilerden büyük ve dev üreticilere geçiş döneminin başındayız.

Doğruluğuna aşağı yukarı inandığım bu çalışmalara göre, Türkiye'de en çok badem ağacı Güney Batı Ege'de. Üretim ağaç sayısına göre düşük. Nedeni heralde bu bölgede arazilerin eğimlerinin fazla olmasından ve arazilerin kayalık, taşlık oranının fazlalığı sebebiyle bahçelerde mekanizasyonun maliyetli olması, klasik yöntemlerle bakılması, ağaçların kendi haline bırakılması, su olmayan yukarı ve uç bölgelerde yağmur suları ile yavaş gelişmesi vs.. Güney Batı Ege de ciddi bakım yapan bahçeler yeni yeni kuruluyor. Bunlardan biri de biziz. Bakalım verim durumları ileriki yıllarda ne gösterecek.

Doğu Akdeniz'de ise ağaç sayısına oranla verim çok yüksek gözüküyor. Daha az ağaçla nerdeyse Güney Ege ile aynı üretim sağlanıyor. Güney Batı Ege de verimin Doğu Akdenizden az olmasının nedeni bu çalışmalarda yok. Neden? Kendi yorumum, Güney Ege'de bahçeler küçük ve çok bakımlı değil. Doğu Akdeniz'de üretimin fazla olması iklimsel bir avantaj değil bence. Tarsus, Mersin, Çukurova, Adana, buraları ülkede tarımın kalbi. Toprak verimli, su bol, bahçeler büyük. Tarım yönünden en gelişmiş yerler. Tarım sanayisi ile desteklenmiş, uzun yılların tecrübesi var. Bu bölgelerde tarımsal know-how'ın yani bilginin yüksek olduğu yerler. Doğu Akdeniz'de verimin yüksek olmasının sebebini buna bağlıyorum. Bu bölgelere tarımsal gelişmişlik olarak Antalya ve Manisa Gediz bölgesini de ekleyebiliriz.

Kuzey Ege'de ağaç sayıları her geçen sene artıyor ama verim düşük. Bu dönem yatırım çok ...Yeni çok büyük bahçeler kuruluyor. Verimin düşük olmasını bölgesel değil, sadece bahçelerin yaşlarının genç olmasından dolayı. İlerleyen yıllarda Kuzey Ege'de  verim artışını hep beraber göreceğiz.

Bu yeni çok büyük yatırımlar ileriki yıllarda badem fiyatlarını düşünebilir. Fizibite yaparken fiyatları yükselterek planlamak yerine ucuz ithal fiyatları baz almak gerekebilir. Bu yüzden büyük bahçe olma zamanı, küçüklerin dayanma şansı kalmayacak. 

Güneydoğu Anadolu bölgesini tanımıyorum. Sadece Urfa'yı gördüm. Devletin müthiş yatırımını gördüm, toprak harika.. İklim değişmiş Atatürk Barajı sayesinde. Fakat bana anlatılan ve gözlemlediğim kadarıyla o bölgenin kendi özel şartları var. O yüzden ordanda çok büüyük üretim beklentim yok. Bunu başaran kişiler var, olacak, hatta Adıyaman, Batman, Urfa gibi illere büyük yatırım yapan veya yapacak şirketler var. Buralar daha uzun vadeli üretim artışına katılacaktır.

Verimle ilgi olarak internet üzerinden araştırma yapacak olursanız, genelde hangi siteye girersen gir kopyala-yapıştır şeklinde aşağıdaki sabit verim tablosu karşıma çıkıyor. Bu tablonun birinci kaynağı kim acaba? 6x6, 7x7, 8x8, 9x9   şeklinde dikim son yıllarda yapılmıyor. 5x5 dikim yapılıyor, bu bende bu verilerin çok eski ve gerçekçi dayanağı olmadığı düşüncesini uyandırıyor.



Her sayfada karşıma çıkan bu verim tablosu beni çok düşündürüyor.

Yukarıdaki tabloya göre 3. yaşında dönüm başında 60 -150 kg iç badem almalıyız. 6x6 dilkimle hem de. Bunu beraberce inceleyelim,

Daha gerçekçi olması için üçüncü yılı baz alıyorum, çünkü bizde üçüncü yıldayız. İleri yıllarda çok verecek vs...yaşamadığımızdan gerçekçi olmaz.

Araya ek olrak eklemek istediğim son dönemde öğrendiğim bir bilgiye göre ki; kaynak bilimsel bir çalışma değil, badem yaşı dikildikten sonra gördüğü ilk mart ayı veya ilk yeşermesiyle başlar ve o ilk yeşerme doğum yılıdır.  4. kez baharda açtığında ilk verim yılı oluyor. Ağacın yaşı 0 ile başlar. Yani düz hesaba göre bizim bahçemiz 2010 mayısında dikildiğine göre, ilk olarak 2011 mart ayında dikildiği toprak üzerinde açtı 0 yaşında, 2012 baharda 1 yaşında oldu ve 2013 baharda 2 yaşına geldi. O hesaba göre bahçemiz henüz 2 yaşında. Biz üç yaşında diyoruz. Belki ekim, kasım aylarında dikim yapılmasının sebeblerinden biride budur. Kimbilir? Tabii bu kaynak yazdığım üzere bilimsel değil, badem işi ile uğraşan birisinin gözlemi..bazen bu gözlemler doğru çıkıyor, aslında sadece kayıt altına alınmadığı için bilimsel olamıyor. Bu doğruysa 2014 hasatı sonu kayıtlarımız ile doğrulayabiliriz veya doğrulamayabiliriz.

Şimdi 6x6 dikim ile ilgili tablodaki verime dönelim. 6x6 dikimde 1 dönüme eğime göre 27-30 ağaç dikilir. Tabloya göre dönüme en kötü ihtimalle  60 kg iç badem alırsak, yaklaşık ağaç başına 2 kilo iç bademden bahsediliyor. Yani kabuklu olarak ağaç başına 6 kg kabuklu badem alınması gerekiyor.  3 Yaşındaki ağaçlarıma bakıyorum ve hiçbiri 6 kg kabuklu badem veremez. Bazı ağaçlarda çok badem gözüküyor ama bazılarında ise hiç badem yok. %8-12 zaten tutmayan, hastalık ver zararlıdan geri gelen, aşı hatasından ölenler vs... diye hesaplarsanız zaten bu ağaçlarınız 1 veya 2 yıl geriden gelecek demektir.

Bu tablo bu oranlarla karşılaştırınca kesinlikle gerçeklikten uzak.

Bizde 5x5 dikim var. Yani 150 kg iç badem mi almalıyız dönüm başına? 10 dönümde 3 yaşında, 1500 kg. inanılmaz, değil mi sizce? Gerçek olması için fazla iyi. Tabii ki inandırıcı değil. Aslında bu tablolar gerçekten yayınlanmamalı. Bu sene 3 yaşındaki 100 dönüm bahçemizden bu tabloya göre bu kadar bakım ve geliştirmeye rağmen 15 ton iç badem almalıyz, 1 ton , yarım ton iç badem alma ihtimalimiz varmı yok mu bilemiyorum. Yoktur.. Yukarıdaki tablonun en kötü senaryosu bile çok iyi senaryo.

Düşünün, en kötü senaryosu 9x9 dikimde üçüncü yaşında dönüm başına 26 kilo iç badem almak bile enteresan. 100 dönümde 2600 kg iç badem. Yani kabuklu 9 ton falan.. bu senaryolara inanarak gelir fizibilitesi yapmamanızı tavsiye ederim. Yalnış hesapla işe girmiş olursunuz

5 Yaşında 100 dönümden 8-10 ton iç badem alınabileceğini hayal edebiliyorum sadece. Hala soruyorum, 3 yaşında dönümde ne kadar iç badem alıyorsunuz. Kimseden net bilgi gelmiyor. Çünkü bu rakamları tutturan şu ana kadar duymadım. 3-4 yaşında hiç badem alamayan var. Aslındaortalama verimlerini paylaşanlar olsa bir gerçekliğe varabiliriz. Bölge, çeşit, rakım, su, bakım vs... durumlarına göre herkes ortalama dönüm verimlerini paylaşsa gerçekten çok harika olurdu. Olmasa da her geçen sene biz yayınlayacağız ve internette temiz bilgi vermiş olacağız.

Bu verim tablolarını yayınlayanlar heralde bu işi hiç yapmamışlari ya da hesaplamamışlar.  Bu tablolara göre bu işe girenler 4 sene sonra bu tablonun yalnış olduğunu çok geç olarak anlayacaklar ve hayal kırıklığı yaşayacaklar. 

Badem de 5-6 veya 7 yaşında bahçelerin iyi verimler görebileceğini düşünüyorum. Bazı yerlerde 4.yılında kendini çıkarır yazmaları komik. Tüm ülke bu işe girerdi o zaman.  Tarımda 10 sene kısa bir zamanken, 4 sene çok çok kısa bir hedef. 

Yurtdışında gezdiğimiz bazı tarımsal çiftliklerdeki düzen ve zenginlik bizi etkiler. Adamlar yapmış lafı da beni rahatsız eder. Bu çiftliklere baktığımda kuruluş yılları çok uzun yıllara dayanıyor hatta bazılarında 100-150 senelere varıyor. Biz ise 3-4 senede tarımdan zengin olmayı bekliyoruz. Bizim bahçelerimizde 10'larca yıl geçince önemli bahçeler haline gelecek. Tabii bizde çok eski bahçeler olamıyor çünkü 7-8 yıllık limon bahçesi o sene para etmiyor diye kesip kivi diken, bir sene sonra limon fiyatı %40 artınca kivisini kesip limona dönebiliyor. O ara yapılan yatırım maliyetleri de çiftçinin belini büküyor, oysa kivi yapacak isen başka yerde yapmalısın, o limon bahçesi iyi zamanında kesilmiş oluyor. Bu kısır döngü bizde tarımsal gelişmeyi yavaşlatıyor. 

Yatırım bu işte şu şekilde çıkar, önce bahçe kendini döndürür, 4-5 senede bahçeye özsermayeden para harcama işi biter. Sonra ilerleyen yıllarda her sene karı ile yatırım maliyeti çıkar. Hem kendini döndürür, hem kendini döndürdüğü zamana kadar yapılan harcama ve yatırımları çıkarıır, bu bittikten sonra gerçek kar başlar. 4 yılda sadece badem ile kendini çıkaran yatırım yazılarıda tam manasıyla gerçek dışı. Hedef en iyi şekilde 4 yılda bahçeyi döner hale getirmek olmalı.

Amerika'da Sacramento Vadisinide mini sprinkler kullanılarak yapılmış badem bahçesinde en iyi ihtimalle 3 yaşında (Dikim zamanına göre 4 bahar görmüş bahçeler) badem ağaç başına iyi senaryoda 1-1,5 kg arası iç badem verimi verdiği halde bizim tablolarda bu oran kötü senaryo da 2 - 2,5 kg.. arada gerçekten bir bahçeden fazla fark var.


Bu konuda bu verim farklarındaki konu üzerine danışmanımız Aydın Bey ile de konuştum. Oralarda yaban bademi anacı yerine anaç olarak GF veya Garnem kullanıldığını belirtti. GF anaçlarda ağaçların daha hızlı gelişip 1 sene öne geldiğini biliyorum. GF ve Garnem anaçlı fidan ile yaban bademi anaç üzerine aşılanmış fideler arasında nerdeyse 2 kat fiyat farkı var. Bizler işin başında az para harcayalım diye yabanbademi anacı kullandık. Genelde böyle yaparız, az harcamak çok kazanmak.. Ama tabiatta vermeden almak diye bir koşul yok. Fidan maliyeti arttırılarak verim artışı öne çekilebiliyor. Bir sonraki bahçemizde GF ve Garnem anaçlı ağaçlarda kullanacağız.

Kendimce 4 yaşında ağaç başına 1-1,5 kg içbadem alcağımızı öngörebiliyorum. Bunu ancak önümüzdeki sene 2014 Ağustos ayında öğrenebileceğiz. Ne kadar iyi anlamda veya kötü anlamda yanılacağımı o dönem göreceğiz. 

Kısaca bence yaban bademi anaçlı bahçelerde, fizibilite hazırlarken, verim yılını 4. yıldan başlatıp ağaç başı verimi 4. yaşında 1,25 kg olarak hesaplayabilriiz.

Fiyatlara gelince,

Bölgesel verim durumlarına karşın Güney Batı Ege de fiyatlar daha yüksek..Urfa, Antep ve Mersine göre çok fiyat farkı var. 

Örnek: 

İçbadem fiyatları

23 Mayıs 2013 Muğla Ticaret Borsası 25 TL.- 40 TL (Kaynak için tıklayın)

7 Mart 2013 Mersin /Silifke Piyasası  8 TL (Kaynak için tıklayın)  

10 Şubat İzmir/ Bergama 14 TL Kaynak için tıklayın)

28 Kasım 2012 Antalya 20TL ( Kaynak için tıklayın)

16 Ekim 2012 Balıkesir 8 TL ( Kaynak için tıklayın)

Fiyatlar kalite, zaman ve bölgeye göre değişiyor. Bademde en yüksek kalite ve en yüksek fiyat Gökova, Datça bölgesinde. Kalite Gökova'nın kendine has klimasından sanırım. Güney Ege de, iyi bakılan 15-20 yaşında 1000 ağaçlık bahçeden çıkan 10 ton iç bademin (ağaç başına 10 kg iç badem) 40 liradan satıldığını birinci ağızdan dinlerken, Urfa da 10 yaşlarında 45 ton badem veren 12.000 ağaçlık arkadaşlarımın bahçesinde 4,5 liradan ( iç badem fiyatı 13-14 TL) kabuklu badem satıldığınıda gördüm. Tabii tüccarların çok olduğu ve üreticinin zorlandığı bölgelerde fiyatlar tüccarlar tarafından düşürülüyor. Bu da fiyatları direk etkileyen bir etken.

Verim konusunda gerçekçi verisi olanın paylaşmasını rica ederim. Belki devlette Tarım ilçelerde verimler vardır. Varsa da ulaşamıyoruz. Tarım ilçelerde bu verileri paylaşırlarsa verileri beraberce derleriz.

Badem, ceviz veya tarım yatırımına girecekler çok fazla iyi getiri, kar duyduklarında bir durup iyice araştırıp düşünmeliler, çünkü yolculuk çok uzun...

20 Mayıs 2013 Pazartesi

TABİATLA MÜCADELE




Tarım işine girenler veya yapanlarla konuştuğumda en çok duyduğum geyik, ''bu iş çok zor çünkü tabiatla mücadele ediyoruz. '' Bende belki işin başında böyleydim, şimdi tabiatla uyumlu olunmasının daha önemli olduğunu düşünüyorum.

Tamam tarımda çok değişken var, ve bu değişkenlerin bazıları bizim kontrolümüzde değil. Örneğin, don, dolu...bunlar major etkenler Bu işe girerken tabiatla mücadele düşüncesi ile başlarsanız maçı başından kaybedersiniz. Tabiatla insanın mücadele edip kazanma ihtimali yoktur. Zaman zaman kazandığımızı zannederiz. Belki bahçe içinde, çitlerimizin arasında kazanırız, ama 10 metre ilerde veya belki 100 km ilerde, belki daha uzakta o sorun geri gelmek üzere bekleyebilir. Bazı hastalıkları bizde yendik, ama başka bir fide, fidan, rüzgar, böcek, iklimsel değişimle o hastalıklar geri gelebilir. Bazı böcek saldırılarını bizde önledik. Ama biz Tanrı değiliz ve o hastalıklar veya böcekler gelmeye devam ediyorlar ve edecekler. Nergiz böceği, her sene benzer tarihlerde benzer yoldan geliyor. Biz o yolu ilaçlıyoruz sadece..Bahçeyi ilaçlamıyoruz. Böylece Nergiz böceği bahçeye gelmiyor ama her sene nergiz böceği saldırısı oluyor. Sadece bize gelemiyor. Önemli olan bahçeni, bölgeni iyi tanıman, bahçendeki hastalık ve zararlılarla ilgili çok ciddi olman. Bu böcek nedir, neden bu böcek geliyor, ne zaman geliyor, nerden geliyor, nasıl mücadele edebilirim. Kendi içinde veya etrafındaki üreticilerle nasıl entegre bir mücadele yapabilirim. Çok ciddiye alman gereken konular. Ağaç neden sarardı, neden bu ağacın rengi diğerlerine göre daha açık, neden rengi başka, neden yaprakları farklı veya neden gelişmiyor...Bu soruları uzatabiliriz..O anda ciddi olup bir tek ağaçtaki farklılığa odaklanmak gerekiyor.

Bunun dışında,Sel olsa su nerden gelir, veya geldi, Yangın olsa neler yaparız.. bir daha olmaması için neler yapılmalı..sürekli çalışılmalı. Don, aşırı yağış, aşırı sıcak vb... olaylarda önlem nasıl alırım. Sigorta mı yaptırırım, don uyarı sistemimi kurarım..

 Ne zaman neler gelebileceğini çalışmak gerekiyor. Bu işi zorlaştırmakta kolaylaştırmakta elimizde. Don gören bölgenden uzak durmak, dolu gören bölgeden uzak durmak. Hastalıkları ile ünlü yanyana bahçelerin olduğu yerlerden uzak durmak vs...

Bu işe girerken önemli olanın üründen değil, tabiattan yola çıkmak gerektiğini daha öncede yazmıştım. Ek olarak tabiatla mücadele değil, tabiatla uyum başarının anahtarıdır. Çok paranızda olabilir, çok gücünüzde olabilir, bu işi çok bildiğinizi de zannedebilirsiniz, en iyi danışmanları da tutarsınız...ama lokasyonunuz, seçtiğiniz ürün için yalnışsa, işletme sisteminiz yoksa ticari olarak hiç şansınız yok.

Bizde bu işle uğraşıyoruz, üzerinde çalışıyoruz, her gün yeni bir olay ve yeni tecrübeler kazanıyoruz. 
Tarımda sonuçlar bazen bir bazen iki yıl veya daha fazla yıllar sonra alınabiliyor. Bu yüzden başardım sandığın olaylar ileride başaramadığını gösterebiliyor. Tam terside mümkün, uygulama yapıyorsun ve işe yaramıyor ama belli zaman sonra işe yaradığını gözlemliyorsun.

Tabiatla mücadeleyi bırakalım ve tabiatla uyumlu tarım yapalım. Dinleyelim toprak ne diyor, iklim ne diyor, su ne diyor tabiat ne diyor.